FunFriend
My cool website

Ana Sayfa

       



                             Mark Zuckerberg

Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook’un kurucusu amerikalı girişimci genç.Zuckerberg 2004 yılında Harvard Üniversitesi’nden girişimci arkadaşları Dustin Moskovitz, Eduardo Saverin ve Chris Hughes ile şu anda CEO’su olduğu sosyal paylaşım sitesi Facebook’u kurarak dünyanın en genç zengini olmasıyla tanınıyor.2011 itibariyle kişisel serveti $ 13.5 milyar Amerikan dolarıdır. 2010 yılında ise TIME dergisince Yılın  adamı seçilmiştir.allowfullscreen="">

 

 

 

 

Televizyonun İcadı
21. yüzyılın vazgeçilmez aletlerinden biri olan televizyonun tarihi, 75 yıl önce, İskoç mucit John Logie Baird ’in keşfiyle başladı. Baird, 21. yüzyılda insanları saatlerce karşısında oturtabilen televizyonun babasıydı. Keşif merakı çocuk yaşlarda başlayan Baird, 12 yaşında, evine bir elektik sistemi döşemiş ardından yoldayken arkadaşlarıyla konuşmasını mümkün kılacak ilk telefon santralini geliştirdi. İskoçyaya’da Kraliyet Teknik Koleji’nde elektrik dersleri alan Baird, Glascow üniversitesinde elektrik mühendisliği okudu. Birinci Dünya Savaşı sırasında eğitimine ara veren mucit, silahlı kuvvetlerde çalışmak istedi ama kabul edilmedi. Başvurusu reddedilen Baird, Clyde Valley Elektrik Enerjisi Şirketi’nde çalışmaya başladı ancak sağlık problemleri işi bırakmasına sebep oldu. Clyde Valley ’den sonra aralarında Trinidad ’da bir reçel fabrikasında işçiliğin de bulunduğu çeşitli işlerde çalışan Baird, nihayet 1922’de memleketi Sussex ’e geri dönen ve burada tamirciliğe başladı. Nakkaş mucit Sussex’ deki mütevazı hayatı, Baird ’i 50 yıldır düşlediği televizyon icadı üzerinde yoğunlaşma fırsatı verdi.

 

Friendbrush.tr.gg

 

     Profil Resmi  Şuanda bulunduğunuz site Ahmet Eren tarafından kurulmuştur.Şua size ilk önce sitemin içeriğini anlatacağım chatten başlıyorum prada facebook arkadaşlarınızla sohbet edebilirsiniz,Sonra anketler var orada soruları işaretleyip göndere tıklayın kaçkere ne kadar cevap işaretlendiğini görüm,daha sonra oyunlar ve uygulamalar var içinde oyunlar vardır online olanları Icy Tower,Online Çiftlik,Goodgame Mafia’dır,haberlerde ilginç ve bazı şeylerin kuruluşları ve tarihleri vardır ve ziyaretçi defterinde arkadaşlarılarımızın önerileri ve katkıları vardır.Şimdi size ekstraları söyleyeceğim: yorumlar haberler ve ziyaretçi defteridir.Şimdi lütfen yorum yazın ve chati kullanın.Arkadaşlar sitemize katkıda bulunun,İnşallah sitemizi beğenirsiniz

 Sihirli Dolap

 

 

 

 

 

 

 

Evin birinde sihirli bi dolap varmış bu dolap yalan söylendiğinde sallanırmış.evin küçük oğlu sınavdan sonra eve gelmiş.baba sormuş
“nasıldı sınav oğlum kaç alırsın?”
“5 alırım babacım”dolap hızla sallanmaya başlamış.çocuk
“tamam 4 alırım heralde”dolap tekrar sallanmış.
“3 alırım”tekrar sallanmış dolap.baba sinirlenip bağarmaya başlamış
“ben senin zamanındayken hep 5 alırdım.”DOLAP DEVRİLMİŞ:) 

 

Öğretmen Tehditleri
Matematik: Oğlum,senin o kafanı 5`e böler,y=3x+4 bağlantısına göre vücudunu eklemlere ayırırım. 
Biyoloji: Çocuğum senin DNA yapını bozar,hücrelerindeki mitokondrileri yok edrek enerjisiz bırakırım,terliksi hayvana dönersin ona göre. 
Tarih: Bana bakın Deli İbrahim`in torunları,sizi Ankara Savaşı`ndan çıkmış Beyazıt`a çeviririm.Hüdavendigar sizi kurtaramaz, bilmiş olasınız.
Resim:Çenesi fazla düşeni tahtaya kaldırır,modellik yaptırırım. 
Coğrafya: Oğlum,yörüngeden çıkma!Yoksa seni enlem ve boylamlarına ayırır,26-45 doğu meridyenine sürer ve akabinde 6,5 şiddetinde bir şamar patlatırım.Kafanda oluşacak fay hattından sen sorumlusun.
Edebiyat: Hiç mübalağa etmiyorum.Seni edebi bir parça olarak parçalar,bir güzel gazelini okurum. 
Kimya: Bakın,kafamı bozmayın!Sizi atomlarınıza ayırır,oksijen yerine sözlüde İyot yuttururum.Hasan 2 Salak Osman 4`e dönersiniz.
Beden Eğitimi: Bak nasıl konuşuyor hâla?!Bakın şimdi size kulağı amuda kalkmış öğrenci göstereceğim. 
Müzik: Biraz daha konuşmaya devam ederseniz,saz sapıyla hepinizin ensurumantal olarak notalarını çıkarır,solfejik beraber ve solo vuruşlarnızı da lük olarak yaparım haa!Bakın o zaman nasıl miskin kuzulara dönüyorsunuz!




Dişi Domuz  
                                  
En yakın komşusundan 10 kilometre uzakta, yaşlı karısıyla birlikte yaşayan çiftçi, eğlence olsun diye bir dişi yavru domuz almış. Domuz kısa sürede büyümüş ve çiftleşme zamanı gelmiş. En yakın erkek domuz 10 kimoletre uzakta bulunduğundan ve domuz "domuz gibi" inatçı olduğundan, yaşlı çiftçi bu seyahati el arabasıyla yapmaya karar vermiş. Kan ter içinde kaldıktan sonra dişi domuzunu çiftleştirmiş ve erkek domuzun sahibine sormuş: -Hamile kalıp kalmadığını nasıl anlayacağım?Adam: -Yarın, demiş, çayırda yatıp debeleniyorsa hamiledir yok çamurda yatıyorsa değildir, yine getireceksin. Adam aynı yolu el arabasıyla yeniden katedip evine dönmüş. Ertesi sabah pencereden baktığında domuzun çamurda yattığını görmüş. Çaresiz domuzu el arabasına koyup yeniden çiftleştirmeye götürmüş. Ama yine aynı sonuç. Aradan günler geçmiş, domuz hep çamurda yatıyor. Yorgun bir günün sabahında, adam karısına ümitsizce seslenmiş, -Şu camdan bak bakalım, domuz çayırda mı debeleniyor, çamurda mı?Kadın cevap vermiş, -Valla, ne çayırda ne çamurda, el arabasına binmiş  bekliyor.





 Kimden peydahladın bunu biz böle zengin olamayız.Hangi doktora gittin de benden habersiz çocuk doğurdun.Kim bilir elalemin çocuğudur.Kimden peydahladın söyle sahibine götüriyim.Eğer peydahlamadıysa olleyyy zengin olduk beaaaa!!!


                                                          Doksan Dokuz
Bir devirde Nasrettin Hoca büyük bir para sıkıntısına düşmüş. Ne yapsın? Başlamış gece gündüz evinde yüksek sesle dua etmeye: - “Yarabbim, bana yüz altın ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem...” Onun durmadan böyle dua ettiğini duyan zengin bir komşusu merak etmiş. Yanına doksan dokuz altın alarak görünmeden Nasrettin Hoca’nın damına çıkmış. Tam Nasrettin Hoca aynı duayı sayıklarken başlamış bacasından teker teker altınları atmaya. Nasrettin Hoca, bacasından altın yağmaya başladığını görünce, Allah’ın nihayet duasını kabul ettiğine inanarak koşmuş. Başlamış altınları toplamağa... Bir taraftan da sayarmış. Altınların sayısı doksan dokuz olunca: - “Buna da şükür Allah’ım! Varsın doksan dokuz olsun! Diyerek altınları cebine indirmiş.” Bacanın tepesinde bu işin sonunu bekleyen zengin komşu hemen telâşlanmış. Yukarıdan seslenmiş: - “Nasrettin Hoca! Nasrettin Hoca! Hani altınlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin! Oldu mu ya!” Nasrettin Hoca pişkin bir tavırla şöyle cevap verir: - “Doksan dokuz altını veren Allah, elbette birini de verir.”


                                                         İnek
Nasrettin Hoca dişten tırnaktan arttırıp kara gün için biraz para biriktirmiş. Parayı bir keseye doldurup ağzını sıkıca bağlamış. Önce bahçesinin bir köşesine gömmüş. Ama içi rahat etmemiş, hırsız gömdüğü yeri bulacak endişesine kapılmış ve keseyi oradan alıp başka yere gömmüş...Orayı da beğenmemiş bu kez başka yere gömmüş. Derken bahçede neredeyse kazmadığı yer kalmamış. Nereye gömse gönlü bir türlü rahat etmiyor, “burasını da hırsız bulur” diyormuş. Öyle şaşkın şaşkın elinde para kesesi bahçenin ortasında düşünüp dururken gözüne köşedeki tümsek ilişmiş. “Tamam, demiş, tam yerini buldum.” Para kesesini uzun bir sırığın ucuna iliştirip o tümseğe çakmış. Kendi kendine, “hırsız kuş değil ya, sırığın tepesindeki para kesesini alsın,” diyerek evine gitmiş. Nasrettin Hoca bütün bunları yaparken, meğer adamın biri kendisini gözetliyormuş. Nasrettin Hoca eve girer girmez adam bahçeye atlamış. Sırığı çıkarıp ucundaki para kesesini aldıktan sonra da tepesine biraz sığır pisliği sürerek eski yerine çakmış ve çekip gitmiş. Gel zaman, git zaman Nasrettin Hoca’ya para gerekmiş. Bahçeye gelip bakmış ki sırığın ucundaki para kesesi yerine sığır pisliği var. Başını iki yana sallayarak kendi kendine söylenmiş: - “Allah Allah, ben buraya adam çıkmaz diyordum, nasıl oldu da inek çıkabildi?”



                                   Boşları Almaya Geldim
Kadının biri kocasını 3 erkekle aldatıyormuş, hergün kocası evden gidince 3 adam eve gelir ve kadınla... yatarmış. Kadin yine böyle bir günün sonunda adamlardan birisine demiş ki - "Sen yarın gelirken bir tepsi dolma yaptırıp getir"; diğerine - "Sen de bir büyük kap ayran getir." demiş. Diğer adam çok fakir olduğu için ona - "Sen de. Boşver, sen hiç bir şey getirme" demis. Ertesi gün gelmiş fakat kadın bugünün günlerden Pazar olduğunu unutmuş, eteği tutuşmaya başlamış. - "Eyvaah" diyerek kocasının yanına gitmiş. - "Sen bugün kahveye filan gitmeyecek misin? Ben evde temizlik yapacağım" deyip kocasını zar zor da olsa evden yollamış. Kocası gittiği gibi 3 adam da eve gelmiş. Kadın demiş ki - "Siz hemen gidin. Kocam buralarda!" Tam bunu söylerken zil çalmış. Kadın - "Eyvah" demiş, "geldi galiba!" Adamları sağa sola saklamış ve kapıya bakmaya gitmiş. Kocasını karşısında görünce "Ne oldu?" diye sormuş. Adam da - "Yahu karnım çok acıktı. Bana dolma yapsana, canım çok istedi" demiş. Kadın - "Allah'ım bir tepsi dolma olsa da yesek!" demiş. Elinde dolma tepsisi olan adam çıkıp yanlarına gelmiş. Kadının kocası şaşırmış. - "Sen kimsin yahu?!" diye sormuş. Adam sakin bir şekilde - "Ben Allah tarafindan geliyorum. Karınız dolma istedi." demiş. Ve hemen çıkıp gitmiş kadının kocası olayın şokunu atlatamadan.. - "Yaa tamam da.." demiş bu sefer koca, - "Bu ayransız gitmez. Sen bari bi ayran yap" Kadın büyük bir sevinçle - "Allah'ım bir damacana ayran olsa da içsek" demiş. Ayranı getiren adam çıkıp gelmiş. Kocası tabii çok şaşırmış. - "Sen de kimsin?" demiş. Adam da diğeri gibi - "Ben Allah tarafindan gönderildim. Karınız ayran istedi" diyerek çıkmış gitmiş. Kocası hayretler içinde, kendi kendine "Bizim karı ermiş mi oldu ki?" diye söylenmiş. Kadınla kocası yemekleri yemişler ama 3.adam hâlâ saklanıyormuş. 1 saat geçmiş, 2 saat geçmiş. 3 saat derken, adam dayanamayıp çıkmış yerinden. Kadının kocası bağırmış - "Ulan sen de kimsin?!!" Adamın ağzından şu laflar dökülmüş: - "Ben Allah tarafından geliyorum. Boşları alacam..!''








 
 
Coca Colanın Zararları
 
 
Geçenlerde e-mail adresime bir slayt geldi. İlk önce paylaşmak istemedim ama içim de rahat etmedi. Doğruluğundan emin değilim. Ama mahkeme kararından bahsediyor ve tarih veriyor. Gösterdiği delilleri ve anlatılanları bir de siz öğrenin istedim. Yorum size ait. İster inanın, ister inanmayın.Türkiye'de hatta, dünyada ilk kez *15 Eylül 2006* günü Coca-Cola'ya karşı, 
içeriğini açıklaması için Antalya Tüketici Mahkemesinde dava açıldı...
 
 Açılan davada, merkezi Atlanta'da olan ve *1886* yılında Eczacı Dr. John S.Pemberton tarafından faaliyete geçen Coca-Cola, 120 yıllık geçmişi ile *"dünyanın hiçbir yerinde hiç kimseye açıklamam"* dediği sırını açıklayacak mıydı? 19 Mart 2007 tarihinde açılan davanın 3. duruşması yapıldı.Sıkı durun şimdi. Bu *"dünyanın hiçbir yerinde hiç kimseye açıklamam"* denilen gizli sır açıklandı ama Türkiye'deki ve dünyadaki çoğu basın-yayın organları çok fazla ciddiye almadı."O büyük bir kuruluş, uğraşılmaz" anlayışı, davanın nedenlerini mercek altına alınmasına engel olduNe de olsa Coca-Cola'nın büyük oranda reklam bütçesi vardı.
 
 İstedikleri her türden *değerler* ile oyun oynayacaklar. Ayıbı kendileri yapacak, fakat siz yalnızca tüketici olacaksınız. Sesinizi çıkartmayacaksınız. Soru sormayacaksınız.
 
 İşte Coca-Cola’nın gizli sırrı.
 Coca-Cola özütü diye gizli tutulan formül aslında bir böcek çeşidinin (Cochineal) ezilmesi ile elde edilen sıvıdır.
Cochineal; Kanarya adalarında ve Meksika'da yaşayan bir böcektir. Doğal ortamında çoğaldığı gibi kültürel olarak da yetiştirilmektedir.
 
Kaktüs bitkisine kene gibi yapışarak hayatını sürdürür.

 

Cochineal; Kanarya adalarında ve Meksika'da yaşayan bir böcektir. Doğal ortamında çoğaldığı gibi kültürel olarak da yetiştirilmektedir.

 Kaktüs bitkisine kene gibi yapışarak hayatını sürdürür.



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol